6 Kasım 2009 Cuma

Moğolistan o kadar yeşil(miş) ki...



Efendim, Moğolistan' ın çayırına çimenine devam etmekte fayda var. Ulan Bator kış grisine bürünmüşken, bu memleketin baharını yazını hayal etmek en güzeli :).

Her daim büyük şehirden uzaklaşmak gerek. Toprağa basmak, yeşile bakmak, su görmek gerek. Bu memlekette de bu şehirden uzaklaşmak gerek. Moğolistan nedir, doğası nasıldır, dereler, tepeler nasıldır görmek için Ulan Bator' da kalmamak, atlayıp dağa taşa gitmek gerek. Yoksa insan Moğolistan' ı- bencileyin- gri, boz ve tozdan ibaret sanma yanılgısına düşebilir.



Şehirden çıkar çıkmaz göz alabildiğine yeşil ovalar uzanıyor. O sonsuz düzlükte, insana kendini dev bir çiftlikte yaşıyormuş gibi hissettiren sayısız büyükbaş ve küçükbaş hayvan otluyor. Görünürde bir Allah kulu yok ama kendi kendilerine, rahatça yayılmış o kadar çok hayvan var ki... Ne bileyim, onların evine hurra diye dalmışız gibi, gürültü ederek rahatlarını bozmuşuz gibi... Sen o manzaraya fazla teknolojik kalan cip "içinde" azsın, onlar en organik "dışarıda" çoklar... Arada üzerinde binicileriyle koşan atlar var, hakikaten zarif bir görüntü.



(wikipedia.org)



Neyse, bu kadar edebiyat yeter :). Geçen Temmuz' da, şehre 80 km. uzaklıktaki Terelj Milli Parkı' na gitme şansımız oldu. Şans diyorum zira hem burada özel araç olmadan/ kiralamadan gezmek mümkün değil (şehirlerarası taşımacılık diye bir şey varla yok arası) hem de Haziran ve Temmuz aylarında tüm hafta sonları yağmur yağdı.





Burası epey bilinen, içinde birçok turistik ger kampı olan bir milli park. Misafirler gerlerde kalıyor, gerler büyük ölçüde otantik şekilde dayanmış döşenmiş. Tuvalet, banyo dışarıda. Bizdeki, sahillerin beton yığını haline gelmesinden önceki zamanların çadır mocamp' larına benziyor.



Biraz tırmanıp yukarıdaki ovoo' yu yakından görebildik. Taş maş yığmamışlar altına, niye ki...


(trekearth.com- Xke)

Terelj' de görülmeye değer şeylerden biri de Kaplumbağa Kayası". Terelj' e tekrar gidip kalmak, tosbiğin fotoğrafını çekmek ve tepesinde kendiminkini çektirmek de nasip kısmet olur inşallah :)).

  • Bugün özlenen: Bina numarası ve sokak ismi uygulaması. Buradaki adres tarifine hala alışamadım, postanenin arkası, bilmemne bankasının çaprazı diye aramakla, birbirinin aynı binalar arası yürümekle yolları aşındıracağım :).
  • Bugün izlenen: Back Soon ya da İzlandaca adıyla Skrapp Ut. İlk defa İzlanda filmi izledim, çok matraktı. İzlandalı bir şair kadın, çocuklarını alıp başka ülkeye taşınmak ister, dolayısıyla paraya ihtiyacı hasıl olur. Aynı zamanda memleketin en büyük "ot" tedarikçilerindendir. Müşterilerinin numaralarının kayıtlı olduğu (ki müşterileri Reykjavik' in yarısına tekabül etmektedir :) cep telefonunu satıp planın finans yönünü halledecekken telefon akla hayale gelmedik bir yere girip kaybolur. Telefon sırra kadem basar, şair kadın telefonun peşine düşer, onun hakkında tez yazan naif Fransız öğrenci de onun peşine düşer. Telefonun aranması ve bulunması sürecinde, şairin müşterisi olan birçok kişi de onun evinde takılır vs. Arada dramatik öğeler olsa da (ehemm :) çok eğlenceli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder