6 Temmuz 2009 Pazartesi

Beni bozkırımın yağmurlarında evde oturtsunlar




İklim muhalefeti nedeniyle Ulan Bator trafiği yazılarına kısa bir ara... "Bir şeyi isterken dikkatli ol, gerçekleşebilir" denir ya, bunu kendime sık sık hatırlatmam gerek. Yağmur, toprak kokusu vs. isterim diye sızlanırken bozkır yağmuru bir bastırdı, pir bastırdı. Yağsın yağmasına da neden hafta içi günlük güneşlik de, kıra bayıra gitmeye niyetlendiğimiz hafta sonu yağmur, fırtına bastırıyor, itirazım var :)

Bozkırın yağmuru da kendi gibi sert, pencereleri fena döven, önüne katıp götüren türden. Bardaktan değil kovadan boşalıyor mübarek.

Yukarıdaki fotoğraf mutfak penceremizden, yağmur pencereyi döverken. Pencerenin gerisindeki duvarın sağında ufak bir kaydırak, kaydırağın ötesindeki tahta perdenin ardında çöplük olarak kullanılan büyük bir çukur var. Kaydırak demişken, burada apartmanların avlusunda genelde mini çocuk parkları var. Duvarın solu ise cumhurbaşkanlığı yazlık sarayı ve muhafız alayı. Her sabah asker içtiması eşliğinde kahvaltı yapıyoruz :). Pencerenin önündekiler ise buradaki yegane başarım, fesleğen ve maydanoz. Bu memlekette hasret olduğumuz yeşilliğe, Adana Real' den alınma tohumlar ve Ulan Bator Bumbugur' dan alınma saksılarla çözüm arayışı :)).



Neyse, yağmur bahane,evde oturmak şahane (?!?). Küresel iklim değişikliği burada kış soğuklarını bile etkiledi, en azından aşırı soğuklar çok sürmedi (I love küresel ısınma zaman zaman :). Nisan' da olması beklenen kum fırtınaları sıcak Mayıs sonunda birkaç gün öylesine esti geçti. Yağmurlu olur diye beklenen Haziran az yağışlı ve kapalı geçti. Asıl yağmurlar Haziran sonu Temmuz başı bastırdı. Temmuz kapalı havayla başladı, hava açalı bir iki gün oldu. Yağmur yağınca şehre yaz ortamı uğradı, gökte bulut kapandı ama yerde havuz fıskiyesi açıldı :).



Havanın ısındığına bir gösterge de yolda belde sergi, gösteri vs. amaçlı gerler türedi. Birkaç sanat galerisi gerlere taşındı. İnşa halinde olanlar var daha, hepsi galeri mi bilemem, yalan olmasın, şaman çarpmasın :).

  • Bugün özlenen: Yaz, deniz, sahil, sahilde kola, dondurma... fırk... Denizden geçtim, göldü, nehirdi razıyım :)).
  • Bugün izlenen: The International. Clive Owen ve Naomi Watts, uluslararası organize suça karşı mücadele eden iki kanun, nizam insanıdır. Bir bankanın büyük çapta silah ticaretine bulaşmasından huylanıp işin peşine düşerler. Olaylar Berlin, Lyon, Milano, New York' ta gelişip İstanbul' da nihayete erer. Oryantalistin önde gideni olsa da birkaç İstanbul sahnesi ve mühimmat üreticisi rolünde Haluk Bilginer' i izlemek güzel. Hiç bilmedikleri Mahmutpaşa' da birbirini köşe bucak, kaybetmeden kovalayan ajan ve mafyalar pek takdire şayan. Film şöyle böyle, havada kalan şeyler olsa da mesajı gerçekçi. Eski komünist, yeni kibar mafya Armin Mueller Stahl ile ajan Clive Owen arasındaki sistem sorgulaması sahnesinde film derdini anlatıp bitirmiş zaten. Diyor ki, İtalyan mafyası rules :)).