14 Mart 2010 Pazar

Pro-aging, bol toksin Moğol mutfağı


(flickr.com- Ravikjolly)

Nerede okuduğumu hatırlamıyorum, bir seyahat yazısında "Ulan Bator, pek de damak zevki için seyahat edilecek bir güzergah sayılmaz" yazıyordu. Bu şehirde dünya mutfakları iyi kötü var, bolca Kore, az sayılmayacak İtalyan, Hint derken durum fena değil. Ama halis muhlis Moğol mutfağına gelince durum biraz değişiyor, restoran dolu ama Moğol yemekleri hakkında zevkler ve renkler bahanesine sığınmakta fayda var.

Buraya geldik geleli memleketteki eş dost "Aaa biz de geçende Moğol restoranına gittik, pek güzeldi" diyor. Doğrudur, yediğiniz şey güzeldir, biz de burada yiyoruz Mongolian BBQ' da. Ama gafletten uyanalım ki o yenen şey Moğol yemeği değil. Amerikan sermayesinin Mc Donalds' tan daha lezzetli ve renkli bir girişimi, hepsi bu. O salatalarla karıştırılıp sacda kızartılan minik minik etleri yurdum Moğol' una göstersen, en iyi ihtimalle omuz silker. Zira burası Moğolistan, kendi deyimleriyle "eti insanın, otu ise hayvanın yediği" bir memleket.

Otantik Moğol yemeklerine geçeyim artık. Yukarıdaki fotoda en meşhur Moğol yemekleri, buuz ve huşuur arz-ı endam etmekte. Sağdaki mantı irisi buuz, soldaki çiğ börek kisvesindeki ise huşuur. Arkada da olmazsa olmaz lahana ve havuç salatası, içinde illa ki kuru soğan da vardır. Burada yetişen üç-beş bitkiden bir tek patates ve bazı bazı domates dışarıda kalmış :)). Bu hamur işlerinin böyle "aman da mantı benzeri, oy ne güzel börek gibi" durduklarına aldanmamak lazım. İçlerinde en yağlısından et parçaları, hamurlarında şişe şişe yağ var, aman diyim :)).


(Flickr.com- Ravikjolly)

Hamur kısmını kısa kesip Moğol mutfağının en hayati kısmı olan ete gelmekte fayda var. Et burada Adana' daki marul gibi, nane, maydanoz gibi bir şey. Memleketimin canım semt pazarlarında yığın yığın satılıp, salkım saçak alınan (ama burada hasret kaldığımız) zerzevatla format aynı. Burada limon ve marul etten daha pahalı resmen, maydanozdu naneydi desen zaten yok, oy oy...

Et bu kadar mebzul olunca (burada adam başı kabaca on hayvan düşüyor) hijyendi, standarttı gibi kavramlar da uzak oluyor. Buyrun yukarıda à la Moğol bir et taşımacılığı örneği :). Bu sadece ufak bir örnek, yolda kova kova götürüleni de var. Bir arkadaş pazarda paslı el arabasıyla taşınan etleri görünce yarı vejetaryen bir hayata merhaba dedi :). Biz güney cephesi olarak kısmen direniyoruz, iyi restoranlarda et yemeyi ve tek bir kasaptan (Alman girişimi :) et almayı tercih ediyoruz.





Bu görüntüler de Mercury adlı kapalı pazardan. Marketlerde bulamadığımız yiyecekler için gittiğimiz, burada yaşayan yabancıların fink attığı mekanın et bölümünden. Yığın yığın etler sıra sıra ayrılmış, koyundu, danaydı, domuzdu diye... Satıcıların çoğu, enteresan şekilde kadın. Fonda koyun bacakları, domuz kafaları varken ortam bir yandan makyajını tazeleyen bir yandan da satırla et doğrayan kadın satıcı dolu. Hepsi fönlü, makyajlı... Komünist sistemin kadınları ayrı bir dünya mirim...


(wikipedia.org)

Şimdi gelelim Moğol mutfağının bazı nadide örneklerine. Yukarıda görülen bir marmotun (bir tür çöl faresi denebilir) "boodog" usülünce pişirilmiş hali. Hayvanı kesip içine kızgın taşlar konuyor, geri dikiliyor, hayvan hem içten hem dıştan pişirilerek servis ediliyor. Keçi, domuz gibi başka hayvanlarla da yapılan bu yöntem, genelde özel davetler için kullanılıyor.


(wikipedia.org)

Bu da khorkhog. Mantık aynı, sadece sebze eklenmiş. Önce taşlar kızgın hale getiriliyor, taşlar iyice kızınca doğranmış et ve patatesle soğan tencereye diziliyor, ateşin üstüne konuyor, pişiyor pişiyor khorkhog oluyor.


(wikipedia.org)
Buna da Moğol işi et haşlama denebilir.

Moğolistan' da hayvanın çok az kısmı atılıyor, etinden sütünden tam anlamıyla faydalanılıyor. Hayvanın kanını da atmadıklarını, çorbaya karıştırdıklarını duydum ama ayrıntısını bilemem.

Sözün özü, Moğolistan pek "oh la la, sağlıklı mutfak, detoks tabak" memleketi değil. Hatta şehirde tereyağlı içildiğini görüp şaşakaldığımız çay, kırsalda yağlı ve etli çay halini alabiliyor. Beslenme çokça et ve kısmen hamur işi üstüne kurulu. İlginç olan, bu kadar hayvansal gıdaya rağmen kolesterol problemi korkulacak ölçüde değilmiş. Ancak kalp sorunları ciddi orandaymış. Moğollar da artık eti azaltıp sebzeyi çoğaltma trendine girmişler. Mehmet Öz ve Osman Müftüoğlu buraya da nüfuz etmiş anlaşılan :)).

Moğolistan' da yemek işleri aşağı yukarı böyle. Ama Türkiye' nin kebap başkentinden gelen biri olarak et ağırlıklı Moğol mutfağı bana pek de hitap etmiyor. Fark ettim ki avcarlanmayan, baharata bulanmayan, mümkünse kızarıp da cızır cızır yağı damlamayan et bana pek bir şey ifade etmiyor... Adanalı' yı altın mutfağa sokmuşlar, "ah Kazancılar!" demiş hesabı...

  • Bugün özlenen: Nem. Havada gram nem yok. Nemi ölçen aletlerin göstergeci sıfıra yakın duruyor. Kaloriferler de yanıyor mu cayır cayır... Kuruduk kaldık genç yaşımızda, işin yoksa habire oranı buranı kremle, burnunu temizle dur... Yol yol kuruyan kolumuza bacağımıza krem dayanmıyor valla...
  • Bugün izlenen: Elegy. Yine Ben Kingsley dedik, iyi halt ettik. Amcanın kredi kartı borcu mu birikti nedir, ne oynamış bu filmlerde... Kadın güzelliğine fazlaca zaafı olan, yaşlı başlı sanat sepet profesörü rolünde Ben Kingsley, fena aşka düştüğü çıtır öğrencisi ise kariyerinde en güzel göründüğü filmde oynayan Penelope Cruz. Film Penelope Cruz' un orasına burasına güzelleme olmaktan öteye gidemiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder