12 Ekim 2009 Pazartesi

Memleketten eve, Latin alfabesinden Kiril' e dönüş


(www.2600.com, Moskova aktarmalı Ulan Bator seferime atfen :)

Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler... Memlekette geçirdiğim iki ay boyunca içinde yüzdüğü denizi yeni gören balık gibi debelendim. Ağaçlara baktım, çiçeklere baktım, refüjlere, refüjlerdeki yeşilliğe, kaldırımlara, büyük küçük bütün tabelalara (alfabeyi okuyabilmek çok güzel), ışıklı ışıksız vitrinlere, balkonlara baktım. Bilumum toplu taşıma aracına bindim, yolda belde konuşulanlara kulak kabarttım (konuşulanı anlamak çok güzel). Elime geçen her gazeteyi ıncık cıncık okudum, pazara gittim, kilolarca taptaze sebze, meyve, çay süzgeci, bulaşık bezi ve daha bir dünya ıvır zıvır aldım, esnafla muhabbet ettim, marketlerde bütün reyonlara baktım, içim açıldı, memleket peyniri, zeytini, domatesi, biberi, şeftalisi, kavunu yedim. Evdeki tüm pencereleri açtım, uçuşan perdelere baktım. Televizyonu açtım, izdivaç programından ana haber bültenine, her şeyi izledim, sınırsızca zap yaptım. Komşu teyzelerle dizi eleştirisi yaptım, laf dinledim, açık çay getirdim, aslında hiç yapmayacağım yemek tarifleri aldım, anında unuttuğum mutfaksal püf noktaları öğrendim. Dışarı çıkmadan önce kat kat giyinmeye gerek kalmadan bir şort bir tişört sokağa çıktım. Mağazalarda beden beden, renk renk kıyafet baktım (maksat her kıyafetin bedeni, rengi vs. olduğunu görmek). Eşi dostu gördüm, telefonum bile çaldı, yemek yapmadım, ütü yapmadım, bulaşık makinesini sevdim okşadım (burada yok da). Kapıyı içeriden açan değil de dışarıdan çalan oldum. Nihayetinde rengini, kokusunu, yolunu yordamını, sevincini, neşesini, küfrünü, kabusunu bildiğim insanların arasından, kendi memleketimden; Kiril' le yazılıp itişip kakışarak okunan, başkalarının gri gözlü, boz yüzlü memleketine döndüm.



Ben gideli neler olmuş, kış yatıya kalmaya gelmiş, kalan bir iki yeşil dal da bir iki güne özüne bozuna dönermiş. Barış Bulvarı' nın asfaltı yenilenmiş, artık fi tarihinden kalan asfaltlı ana caddede off road heyecanı bitmiş, darısı şehirde diğer caddelerinin başınaymış. Bulvar boyunca sokak lambaları gece de yanıyormuş. Kaldırım yine "yer yer görülen" bir düzenlemeymiş. Kafelerin terasları kapanmış, yağmurlar çoktan bitmiş, kar başlamış. Merkezi ısıtma zaten 15 Eylül' de yanmış.

Biz geleli bir yıl olmuş, az durmuşum düz durmuşum, dere tepe düz durmuşum, bir de bakmışım ki bir arpa boyu yol bile kıpırdamamışım :)).

  • Bugün özlenen: Çerez... Beyaz leblebi, fıstık, çit çit çekirdek... Geniş Aile dizisini izledik de Youtube' dan, bölüm kuruyemişçide geçiyordu :)
  • Bugün izlenen: Prete Moi Ta Main, Fransız komedisi, inanılmaz ama gerçek :). Evliliğe sıfır niyetli, müzmin bekar bir abimize, annesinin ve zibilyon tane kız kardeşinin "evlennnn" baskısından illallah gelir. Kankasının bacısıyla çakma bir evlilik sürecine girer. Bu bacının da çocuk evlat edinebilmek için bir nişanlı, koca vs.e ihtiyacı vardır. Olaylar gayet tahmin edilebilir ama yine de eğlenceli gelişir. Beni Charlotte Gainsbourg gibi giydirecek bir imaj maker beklentim var hayattan.

2 yorum:

  1. Efsunum budur..Ozge demisti, bir memleket yazisi bu kadar mi yazilir Efsun yine dokturmus demisti de az bile demis..
    Sen en iyi ben anlarim darling...yoklugun ne demek oldugunu ogreniyoruz biz de burda..

    ha gayret!!
    her kisin bahari, her gecenin sabahi ....

    YanıtlaSil
  2. Can-ı gönülden katılıyorum...quote "Kapıyı içeriden açan değil de dışarıdan çalan oldum." unquote
    inan hislerime böyle güzel tercüman olabilecek cümle duymamıştım bunu okuyuncaya kadar...

    YanıtlaSil