(flickr.com - Gnome Sydney)
Ulan Bator havasıyla, suyuyla, gezilecek görülecek yerleriyle değil de soğuğu, hava kirliliği ve çadır mahalleleriyle anılan bir şehir. Burada çadır diyen yok, onun adı ger. Rusça' sı (ve aslında Türkçe' si) "yurt" ama "ger" demekte fayda var. Moğollar terimler konusunda, daha birçok şeyde olduğu gibi, epey milliyetçiler.
Öncelikle, biz buraya gelmeden önce, State Department Store' un bir katı çadır bezine ayrılmış gibi bir şeyler duymuştuk. Yok öyle bir şey, varsa da kenarında köşesinde vardır. Burada alışveriş mekanı gezmekten (aslında yekten dışarıda gezmekten) hoşlanmadığımdan çadır bezi şehir merkezinde satılan bir şey mi bilmiyorum.
(flickr.com - Ben M 11)
Neyse, uçak Ulan Bator' a alçalırken bozkırda serpiştirilmiş gerlerden sonra ilk gördüklerimiz, havalanını şehre bağlayan yol üzerindeydi. Bu mahallelerde sadece ger olmasını beklerken ahşap evlerin çoğunlukta olduğunu görmek şaşırtıcı olmuştu.
(trekearth.com - ChrisJ )
Ahşap evlerle içiçe gerlerden oluşan bu mahalleler genelde tahta perdelerle çevrelenmiş. Bu perdelerle sadece yaşam alanını mı belirliyor, şehirle mahalle arasına sınır mı koyuyor bilemeyeceğim. Bu mahallelerle şehir hayatı arasında bir kopuş, sınır yok. Buranın sakinleri sabah gerlerinden çıkıyor, belediye otobüslerine binip işlerine gidiyor, akşam da buralara dönüyorlar.
(flickr.com - Tomchik)
Yukarıdaki fotoğraf sanırım İkh Toiruu (büyük çevreyolu) kenarından. Çevreyolu dedim de uzak sanılmasın, merkezden herhangi bir yerden çıkıp 15 dakika yürüme mesafesi.
Ger kültürü Moğollar' ı anlamak için büyük önem arz ediyor. Günlük şehir hayatında apartmanda yaşayarak, toplu taşıma kullanarak vs. içselleştirdiğimiz birçok şey, edindiğimiz davranış kalıpları, ger hayatına alışık bünyeler için pek bir anlam ifade etmiyor. Gecenin köründe gürültü yapmamak, bir yerde sıraya girmek, trafikte yol vermek, bir mekanda kapıyı tutmak (Türkiye' deki şehir hayatı için biraz iyimserim sanırım :) ve aklıma gelmeyen daha birçok toplu yaşam kalıbı, bozkırın ortasında izole yaşamlardan gelen Moğollar için yeni.
Buna karşılık gerlerin içinde kendilerine özgü bir "toplu yaşamları" var. Herkesin aynı gerde bir arada yaşamasından mütevellit mahrem kavramı pek yok. Örneğin birçok mağaza ve alışveriş merkezinde kıyafet denemek için kabin yok. Herkes, hatta kadınlar bluzdu, pantolondu uluorta deniyor. Kadın, erkek, yaşlı, çocuk, herkes rahat rahat bir arada yaşıyor.
Neyse, şehre döneyim. Çetin kışlarda hayvanlarını kaybeden köylüler şehre akın ediyor. Bu nedenle ger mahalleleri giderek büyüyor. Moğolistan nüfusunun yaklaşık yarısının başkentte yaşadığı düşünülürse, şehre akının boyutları daha iyi anlaşılır. Ulan Bator' un nüfusu 1,2 milyon, bunların da yarısı ger mahallelerinde yaşıyor. Ülkenin ikinci büyük şehri Erdenet' in nüfusu ise hepi topu 75 bin. Başkentteki şiddet olaylarına bakıldığında da suçluların en çok (yeraltında ısıtma borularının yanında yaşayanlarla birlikte) ger mahallelerinden çıktığı görülüyor.
Şehrin muazzam ısıtma sisteminin dışında kalan bu mahallelerin sakinleri, kışın ısınmak için lastik, çöp vs. yakarak şehrin kelimeler kifayetsiz hava kirliliğinde büyük pay alıyor.
Bozkırın ortasında güzellik oluşturan gerler şehre yaklaşınca varoş haline geliyor. Sanırım her şey yerinde güzel. Gerlerin kurulması ve içi de başka bir kaydın konusu olsun.
Demem o ki, Moğolistan toplu konut üstadı Türk müteahhitlerini bekliyor :)).
Ger kültürü Moğollar' ı anlamak için büyük önem arz ediyor. Günlük şehir hayatında apartmanda yaşayarak, toplu taşıma kullanarak vs. içselleştirdiğimiz birçok şey, edindiğimiz davranış kalıpları, ger hayatına alışık bünyeler için pek bir anlam ifade etmiyor. Gecenin köründe gürültü yapmamak, bir yerde sıraya girmek, trafikte yol vermek, bir mekanda kapıyı tutmak (Türkiye' deki şehir hayatı için biraz iyimserim sanırım :) ve aklıma gelmeyen daha birçok toplu yaşam kalıbı, bozkırın ortasında izole yaşamlardan gelen Moğollar için yeni.
Buna karşılık gerlerin içinde kendilerine özgü bir "toplu yaşamları" var. Herkesin aynı gerde bir arada yaşamasından mütevellit mahrem kavramı pek yok. Örneğin birçok mağaza ve alışveriş merkezinde kıyafet denemek için kabin yok. Herkes, hatta kadınlar bluzdu, pantolondu uluorta deniyor. Kadın, erkek, yaşlı, çocuk, herkes rahat rahat bir arada yaşıyor.
Neyse, şehre döneyim. Çetin kışlarda hayvanlarını kaybeden köylüler şehre akın ediyor. Bu nedenle ger mahalleleri giderek büyüyor. Moğolistan nüfusunun yaklaşık yarısının başkentte yaşadığı düşünülürse, şehre akının boyutları daha iyi anlaşılır. Ulan Bator' un nüfusu 1,2 milyon, bunların da yarısı ger mahallelerinde yaşıyor. Ülkenin ikinci büyük şehri Erdenet' in nüfusu ise hepi topu 75 bin. Başkentteki şiddet olaylarına bakıldığında da suçluların en çok (yeraltında ısıtma borularının yanında yaşayanlarla birlikte) ger mahallelerinden çıktığı görülüyor.
Şehrin muazzam ısıtma sisteminin dışında kalan bu mahallelerin sakinleri, kışın ısınmak için lastik, çöp vs. yakarak şehrin kelimeler kifayetsiz hava kirliliğinde büyük pay alıyor.
Bozkırın ortasında güzellik oluşturan gerler şehre yaklaşınca varoş haline geliyor. Sanırım her şey yerinde güzel. Gerlerin kurulması ve içi de başka bir kaydın konusu olsun.
Demem o ki, Moğolistan toplu konut üstadı Türk müteahhitlerini bekliyor :)).
- Bugün özlenen: Tişört, etek, açık ayakkabı vs. giymek, havanın gerçekten yaz havası olması
- Bugün izlenen: Role Models. Film, 35 yaş bunalımında bir adamla laylaylom arkadaşının, yaptıkları kaza sonucunda mahkemece sosyal hizmet cezasına çarptırılmalarıyla başlıyor. Sorumsuzun önde gideni bu iki adam, problemli iki çocuğa gözetmenlik benzeri bir şey yapmak zorunda kalıyorlar. Çok eğlenceli, özellikle ağzıbozuk zenci bir ufaklık var, oskar moskar ne varsa verilmeli çocuğa, akıllara zarar :)). Bir de Two and a Half Men' de Charlie Harper' ın psikologunu canlandıran Jane Lynch var, çocuk merkezinin feleğin çemberinden geçmiş, ağır abla müdürü, kendisinin hastasıyım :).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder